Sütlü Nuriye tatlısını nasıl yapılır püf noktaları nelerdir?
Sütlü Nuriye tatlısı tarifi
Amerika’nın Sesi isimli internet sitesinde çıkan bir haber, Aleviler’in CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı için çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermeyeceğini gösteriyor.
Kadıköy’deki bir restoranda şef garson olarak çalışan ve soyadını vermek istemeyen Adıgüzel isimli kişinin “Kalabalık bir ailemiz var ve hiçbirimiz bu seçimde oy kullanmayacağız. CHP’ye kerhen oy vermekten yoruldum” sözleriyle başlayan haberde, “Adıgüzel’in sözleri aslında ortalama bir Alevi’nin cumhurbaşkanlığı seçimine bakışını gözler önüne seriyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, hafta başında hem Ankara, hem de Köln’de Alevi toplumunun önderleriyle buluşarak onları ikna etmeye çalıştı. Ancak bu görüşmelerinde herhangi bir ilerleme sağlanamadığı, Alevi toplumunun önderlerinin yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor” ifadelerine yer verildi. Haberde şu değerlendirmelerde bulunuldu:
BİZİM ADAYIMIZ OLAMAZ:
Ankara’daki toplantının ardından açıklama yayınlayan Alevi Bektaşi Federasyonu, “İhsanoğlu profili Aleviler’e uzak ve Tayyip Erdoğan’a benzeyen özelliklere sahip. Siyasal İslamcı özelliklere sahip muhafazakar adayla hoşgörü adı altında yan yana gelmek doğru değil. CHP’nin Alevilerin içine sinmeyen bir adayı Alevilere önermeye hakkı yok” dendi. Kılıçdaroğlu’nun bir sonraki durağı ise merkezi Almanya’nın Köln kentinde bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’ydu. Toplantı sonrası CHP lideri herhangi bir açıklama yapmazken konfederasyonun genel başkanı Turgut Öker, İhsanoğlu’na destek vermeyeceklerini açıkladı. Öker, “İhsanoğlu’nu Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi mücadelesinde hiçbir alanda görmedik. Bizim arzumuzun yönünü sağa değil sola dönen bir CHP” dedi.
‘İHSANOĞLU MADIMAK’A GELSİN’:
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu ise, Evrensel gazetesindeki köşesine “Alevilere yoldaş olmak istiyorsanız, Alevilerle can olmak istiyorsanız, Alevilerin de cumhurbaşkanı olmak istiyorsanız işe Hacıbektaş’ı ziyaretle başlamak yerine, 2 Temmuz’da Sivas’ta, Madımak önünde olacaksınız” ifadesini kullandı.
HDP’nin, Cumhurbaşkanı adayının Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş olduğu açıklandı.
CHP ve MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ortak aday göstermesinin ardından HDP de adayını açıkladı.
HDP, partinin eşbaşkanı olan Selahattin Demirtaş’ı Çankaya Köşkü için aday gösterdiklerini duyurdu.
Açıklamadan sonra konuşan Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
“Herkese sonsuz teşekkürler. Bugün bu görev benim omuzlarımda. Ortak aday olarak huzurlarınızdayım. İlkelerimizle birlikte, halk olarak Çankaya’ya adayız. Halkın içinden çıkmış değiliz. Halkın içindeyiz. Karşımızda kaç aday olursa olsun. İki çizgi olacaktır. Birincisi demokrasiyi, özgürlüğü, barışı temsil eden biz ve merkezi elit geleneklerle kendilerini üstün zannedenlerin çizgisi olacaktır. Cumhurbaşkanlığı adaylığında en büyük eksik bir kadın adayın olmayışıdır. Ama kadın özgürlüğü, rengi bu kampanyaya damgasını vuracaktır.”
SELAHATTİN DEMİRTAŞ KİMDİR?
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 10 Nisan 1973′te Elazığ Palu’da doğdu. Babasının adı Tahir, annesinin adı Sadiye’dir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Serbest avukatlık yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği ve Şube Başkanlığı görevlerini yürüttü. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütünün Türkiye Şubesi yöneticiliklerinde bulundu. 23′üncü Dönemde Diyarbakır Milletvekili seçildi. İyi düzeyde Zazaca, orta düzeyde İngilizce ve Kürtçe bilen Demirtaş, evli 2 çocuk babasıdır.
http://haber.stargazete.com/politika/hdpnin-cumhurbaskani-adayi-selahattin-demirtas/haber-903600
(Tahahaber)
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ile Mevlana Meydanı, Tarihi Namazgah ve İlahiyat Fakültesi Camii bahçesinde ünlü hafızlar teravih namazları kıldırıyor. Mevlana Meydanı’ndaki ilk teravih namazını vatandaşlarla birlikte kılan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, düzenledikleri çok sayıdaki programla Konya’daki Ramazan coşkusuna katkı yaptıklarını söyledi.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Ramazan ayının ilk teravih namazını Mevlana Meydanı’nda vatandaşlarla birlikte kıldı.
Mevlana Türbesi ve Sultan Selim Camii yanındaki meydanda binlerce kişinin katılımıyla kılınan teravih namazı sonrası AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun ile birlikte vatandaşlarla sohbet eden Başkan Akyürek, Konya’da Ramazan ayının her zaman büyük bir coşkuyla idrak edildiğini söyledi.
Ramazan vesilesiyle Tarihi Şehir Meydanı’nda dini yayınların yer aldığı Ramazan Kitap Günleri’nin açıldığını, aynı yerde her akşam Rahmet Akşamları programları düzenlendiğini kaydeden Başkan Akyürek, düzenledikleri programlarla şehirdeki Ramazan canlılığına katkı yaptıklarını ifade etti.
Ramazan ayı aynı zamanda ihtiyaç sahiplerinin gözetildiği, yetimlerle öksüzlerle ilgilenilen bir ay olduğunu vurgulayan Başkan Akyürek, Konya belediyeleri olarak yıl boyu olduğu gibi Ramazan ayında da ihtiyaç sahiplerine desteklerinin sürdüğünü vurguladı. İftar programları konusunda bu yıl farklı bir uygulamaya imza attıklarını belirten Başkan Akyürek, “Konya merkez dışındaki ilçelerimizde iftar buluşmaları gerçekleştireceğiz. Zengin-fakir, kadın-erkek ayrımı olmadan komşuluk ve paylaşma sofralarında iftarlarımızı açacağız” dedi.
Konya’da Ramazan coşkusunun camilerde, ibadethanelerde, mescitlerde de devam ettiğini kaydeden Başkan Akyürek, Mevlana Meydanı’nda binlerce insanın buluştuğunu ve adeta bir Medine havasının teneffüs edildiğini de sözlerine ekledi.
TERAVİH NAMAZLARI
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ile her akşam Mevlana Meydanı ile birlikte Musalla Mezarlığı’ndaki Tarihi Namazgâh’ta ve Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii bahçesinde ünlü hafızlar teravih namazları kıldırıyor.
http://www.konya.bel.tr/haberayrinti.php?haberID=4186
Niğde’nin Altunhisar İlçesi ile Bor İlçesi Arasında 33BFH11 Plalakalı harfiyat aracı yoldan çıkarak devrilmiş ve sürücüsü ağır yaralanmıştır.
Altunhisardan Bor istikametine gitmekte olan 33BFH11 plakalı aracın yoldan çıkarak devrildiği öğrenildi. Olay yerinde araç içine sıkışan şöförün 112 Acil Sağlık ekiplerinin müdahalesiyle sıkıştığı yerden çıkartıldı. Ambulansa alınan yaralı Niğde Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Olay yerine gelen vatandaşlar şöförün daldığını ve bu yüzden yoldan çıktığını dile getirdiler
Yusuf Gündoğu Haberi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye’nin köşe yazarlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İstanbul’da Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşen buluşmada 2014 yılı Ramazan ayı temasını köşe yazarlarıyla paylaştı.
Her yıl Ramazan ayında toplumsal bir farkındalık oluşturmak amacıyla bir tema belirleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yıl için ‘Hiç Kimse Kimsesiz Kalmasın’ başlığını bu yılın teması olarak belirledi.
Gecede konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Ramazan temasını açıklamadan önce Ramazanın ne olduğuna dair önemli hatırlatmalarda bulundu. Ramazanın insanlara birbirlerini sevmeyi, kardeşliği ve hürriyeti öğreten bir okul olduğunu belirten Başkan Görmez, bunun yanında modern zamanların insanının her şeyi dönüştürdüğü gibi Ramazanı da nasıl dönüştürdüğünü şu sözlerle ifade etti;
“Ramazan, insanların özgürlüğü, kardeşliği, hürriyeti öğrendiği bir okuldur…”
Ramazan ayı aslında bütün Müslümanlar için çok büyük bir imkan. Ancak şöyle bir tehlike ile karşı karşıyayız, modern insan modern zamanlarda her şeyi dönüştürdüğü gibi kendi elinde dini ve dindarlığı da dönüştürebiliyor. Ramazan bizi değiştirmeye geliyor ama biz Ramazanı değiştirmeye başlıyoruz. Ramazan Allah’ın insanlara özgürlüğü, kardeşliği, birbirlerini sevmeyi, hürriyeti öğrettiği bir okuldur. Ramazan aylarını çok iyi değerlendirerek, Ramazanın o manasını, muhtevasını kaybetmemesini, her şeyi dönüştüren insanın elinde Ramazanın dönüşmemesini, Ramazanın bizi dönüştürmesini sağlamak için her sene milletimizin karşısına bir tema ile çıkmayı uygun gördük.
Bu yılın Ramazan Teması ‘Hiç kimse kimsesiz kalmasın’…
Her yıl Ramazan ayı geldiğinde Ramazanın manevi rahmet iklimini fırsat bilerek bir konuyu toplumumuzun gündemine taşımaya çalışıyoruz. Bu sene ‘Hiç kimse kimsesiz kalmasın’ başlığı altında bir toplumsal farkındalık oluşturmaya çalışacağız.
‘Hiç kimse kimsesiz kalmasın’ temasının beş başlık altında ele alınacağını ifade eden Başkan Görmez, bu temayla toplumda hasar görmüş beş konuya da dikkat çekeceklerini belirtti. İnsanlığı bekleyen en ciddi hastalık olarak görülen modern yalnızlığın da işlendiği konular arasında mülteciler, sokak çocukları, yetimler ve yaşlılar yer alıyor. Her bir başlığın önemine dikkat çeken Başkan Görmez, şöyle konuştu;
Çağın hastalığı, ‘Modern Yalnızlık’…
Modern yalnızlık, modern zamanların ciddi bir hastalığı olmaya başladı. Bu hastalık henüz ülkemizi sarmaya başlamadı ama dünyamızı sarmaya devam ediyor. Her türlü hazzın ve hızın arasında sıkışmış, her türlü imkana, lükse sahip olan insanların kalabalıklar arasında nasıl yalnızlaştığını acı bir şekilde izliyoruz. Kimsesizlik sadece her şeyini kaybedenlerin karşılaştığı zor bir durum değildir. Her şeye sahip oldukları halde kimsesiz olan insanlar var.
Yaralı yürekler, mülteciler…
Türkiye artık bir mülteciler ülkesi. Bugün dünyada 50 milyonu aşan mülteci var. Türkiye’de 1,5 milyonu aşmış mülteci sayısı var. Türkiye’nin her şehrinde sokakta yatan bir Suriyeli genç, kadın, yaşlı görebiliyorsunuz. Oralarda yaşayan insanlardan ne tür yaralı bilinçlerin ortaya çıkacağını, nasıl bölünmüş kimliklerin oluşacağını, bu çocuklardan ilerde nasıl bir topluluk oluşacağını bütün bilim adamlarının oturup düşünmesi gerekiyor. Eğitimsiz yetişen nice çocuklar var. Bunu sadece BM’nin mülteciler dairesine havale etme lüksüne sahip değiliz. Ne derece ilgi gösterdikleri de hepinizin malumudur. Bunu sadece devletten beklemekte doğru değildir. Devlet her imkanını sunsa da bu insanlık sorununu ortadan kaldırmaz. Biz Türkiye’deki bu mülteci kardeşlerimizle asırlar boyu aynı tarihi, kültürü, inancı paylaştık.
“Hiçbir çocuğumuz sokakta kalmasın…”
Bugün Müslümanların yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi, değerler hiyerarşisini kaybetmesidir. Dini sadece ritüellerden ibaret kabul etmek, din hizmetini sadece cami hizmeti olarak görmek İslam’a yapılacak en büyük haksızlıktır. Dünyanın herhangi bir yerinde akan kanı durdurmayı, akan gözyaşını silmeyi dinin bir ilkesi olarak kabul etmeliyiz. Sokak çocukları üzerinde durmamız gereken bir konu olarak karşımızda duruyor. Sayıları azalsa da hala böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak sokak çocuklarını takip ediyoruz. Müftülerimiz şehirlerinde bu konunun ciddi takipçisidirler. Son beş yılda azaldığını görüyoruz ama hala böyle bir sorunumuz var. Hiçbir çocuğumuzun sokakta kalmaması gerekiyor. Hiçbir çocuğumuz sokakta kalmasın.
“Devlet yetimhane kurar ama yetim başı okşayamaz…”
İslam İşbirliği Teşkilatı Türkiye’nin müracaatıyla 15 Ramazanı dünya yetimler günü olarak kabul etti. Sosyal devlet ilkesiyle her şeyi çözemezsiniz. Devlet yetimhane kurar ama yetim başı okşayamaz. Yetimler konusunu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla da yaptığımız çalışmalar var. Yetimler konusu da bu Ramazanda ele alacağımız, toplumsal farkındalık oluşturmaya çalışacağımız bir konudur.
“İçinde yaşlısı olan bir ev asıl huzurevidir…”
İstiyoruz ki, her ev bir huzurevi olsun. İçinde yaşlısı olan bir ev asıl huzurevidir. Devlet huzurevi kurar ama o yaşlı insanların kalbini şad etme imkanına sahip olmaz. Anne babaya ‘öf’ bile dememeyi öğreten bir kitabın mensuplarının belli bir yaşa geldikten sonra anne babasını, yaşlısını torunlarından, çocuklarından ayırmak insanlığın önemli bir sorunudur. Modern dünyanın önemli bir sorunudur.
2014 Yılı Konya ili için hazır imsakiyeler. Resimleri bilgisayara indirip masaüstü ekran resmi yapabilirsiniz. Çok şık ve güzel tasarımlarla dilediğiniz imsakiyeyi kullanabilirsiniz. Şimdiden ramazan ayınız mübarek orucunuz kabul ve bayramınız neşeyle sevgiyle ve ailenizle birlikte geçirmeyi nasip etsin.
HZ. MEVLÂN”YA GÖRE RAMAZAN VE ORUÇ
Hz. Mevlânâ”nın Mesnevî-i Şerîf“ini ve Dîvân-ı Kebîr“ini incelendiğimizde onun Ramazan ayı ve oruç ibadeti hakkındaki görüşlerini şöylece özetleyebiliriz:
“Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır” diyen Mevlânâ, orucu çok özlediğinden ve hasretle beklediğinden bahseder. Bazen ise orucu bir “ana” gibi görür.
Oruç ayı olan Ramazan”a neşeli olarak girilmeli; ona kavuşulduğu için Cenâb-ı Hakk”a şükredilip sevinilmelidir.
Oruç; kişide imanın, Allah”ı sevmenin, O”na bağlanmanın, O”ndan sakınmanın, haramdan kaçınmanın varlığına şahitlik eder.
Ramazan”da sadece yemek ve içmekten kaçınmak değil, kötü söz söylemek ve kötü iş işlemekten de kaçınmak, bunlara sabır göstermek gerekir.
Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç; şeytanı ve nefsi güçsüz ve etkisiz hâle getirir, maddî ve manevî açıdan temizliği gerçekleştirir, gönlü bedenî isteklerin tahakkümünden kurtarır, nefsi kirlerinden arındırır, ruhu özgürleştirir, gönül gözünü açar, manevî görüşü artırır, sabrı öğretir, bedenî hastalıklardan korunmanın yollarını öğretir, insanın insanlığı olgunlaşır, manevî rızıklara ulaştırır, Allah”a yakınlaştırır.
Bu namaz, oruç, hacc ve cihad da inanışa tanıktır.
Bu zekât “hediye”, bu hasedi bırakma da “kendi sırrından haber verme” dir.
İhsanda bulunmak, doyurmak, konuk davet etmek: “Ey ulular, biz sizinleyiz, size doğru bir özle inandık” demektir.
Hediyeler, armağanlar, sunulan şeyler: “Ben seninleyim; seni seviyorum” diye tanıklıktan ibarettir.
Kim, bir mal veya afsun için çalışır, uğraşırsa bu ne demektir? “İçimde bir cevherim var”, demektir.
Allah”tan çekinmemden yahut cömertliğimden bir cevherim var ki bu zekatla oruç ikisine de şahittir.
Oruç der ki: “Bu, helalden çekindi, bil ki harama ulaşmasına artık imkân yok.”
Zekât der ki: “Kendi malını bile veriyor, artık, kendisiyle aynı dinde, aynı yolda olandan nasıl çalar?”
Fakat bu işleri riya ve tezvirle yaparsa o iki tanık, Allah”ın adalet mahkemesine kabul edilmez.
Avcı tane saçar ama acımasından değil, avlanmak için.
Kedi de oruç ayında oruç tutar ama kendisini av avlamak için uyur gösterir.
Bu eğrilikten yüzlerce kavim, kötü sanılmıştır. Bu kötü kişi, cömert kişilerle oruç tutanların adını da kötüyü çıkarmıştır.
Fakat Allah”ın lütuf ve ihsanı, o eğri işlerde bulunmakla beraber nihayet onu hepsinden de arıtır.
Rahmeti, o kötülüğü aşmış, ayın on dördüne bile vermediği ışığı vermiştir.
Allah, onun çalışmasını bu kötülükle karışmadan yıkar; rahmeti onu bu hatadan arıtır.
Bu sûretle de Allah”ın yarlıgayıcılığı meydana çıkar, bu miğfer kulun kelliğini örter.
Yağmur, pis şeyleri arıtmak için gökten yağar.1
Sevgi (kulluk), düşünce ve mânâdan ibaret olsaydı, bize oruç ve namaz lüzumlu olmazdı.
Bağlılık ve sevgiden bir eser olsun diye dostlar birbirine armağan sunarlar.
O armağanlar, bağlılığın ve sevginin şahitleridir. Yani onlarda samimiyet ve beraberlik gizlidir.
O ihsanlar, gönülde meydana gelen sevginin görünen şahitleridir.2
Oruca sarıl, sabret; orucu terk etme, her an Hak”tan rızkını bekle!3
Cihad ve oruç güçtür, çetindir. Fakat bu güçlük ve çetinlik, Allah”ın, kulu kendinden uzaklaştırmasından daha iyidir.4
“İnsanın namaz kılmayı arzu edişi, oruç tutuşu, hep Hakk”ın kulunu kendine çekisindendir.”5
Oruç yüzünden bizim canımız dirilik elde edecektir!
Ramazan geldi; aşk ve iman padişahının sancağı erişti! Artık maddî yiyeceklerden elini çek! Çünkü göklerden manevî rızık geldi ve can sofrası kuruldu!
Can, bedenin hantallığından kurtuldu; tabiatımızın isteklerinin eli bağlandı! Aşk ve iman ordusu geldi, sapıklık ve imansızlık ordusunu kırdı geçirdi!
Bir bakıma oruç, bizim kurtuluşumuzun kurbanı sayılır; bizim canımız, onun yüzünden dirilik elde edecektir!
Mademki gönül evine misafir olarak can geldi, onun uğruna bedenimizi tamamıyla kurban edelim.
Sabır, hoş bir buluttur; ondan, hikmet, manevî lütuflar yağar! Bu sebeptendir ki, Kur”ân-ı Kerim de bu sabır ayında nâzil olmuştur!
Bizi kötü işler, günahlar işlemeye teşvik eden kirli nefsimiz, arınmaya, temizlenmeye muhtaçtı! Ramazan gelince, günah zindanının kapısı kırıldı; can, nefsin esaretinden kurtuldu, miraca çıktı, sevgiliye kavuştu!
Bu mübarek ayda gönül de boş durmadı; ümitsizlik perdesini yırttı, göklere uçtu! Can, zaten bu kirli dünyaya mensup değildi, meleklerdendi; onlara ulaştı!
Ramazan günlerinde sarkıtılan merhamet ipine sarıl da, şu beden kuyusundaki hapisten kendini kurtar! Yusuf aleyhisselam kuyunun ağzına geldi, seni çağırıyor; çabuk ol, vakit geçirme!
İsa aleyhisselam isteklerden, beden eşeğinin arzularından kurtulunca, duası kabul edildi! Sen de nefsanî isteklerden temizlen, elini yıka! Çünkü gökyüzünden manevî yemeklerle dolu sofra geldi!
Haydi, elini ağzını yıka; ne yemek ye, ne iç, ne de söyle! Hakikate erdikleri, Hakk”ı buldukları için susup duran ermişlere gelen mana sözlerini, mana lokmalarını ancak Şems-i Tebrîzî”nin himmeti ile bulabilirsin!6
İSLÂM”IN binası beş direk üzerine kurulmuştur. Allah”a yemin ederim ki, bu direklerin en büyüğü oruçtur.
Sen, orucu, şaşılacak acayip meziyetleri bulunan bir şey olarak bil! Oruç, insana can bağışlar. Gönül lütfeder. Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş!
Sen, göklere çıkmak, Mi”rac etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.
Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de, o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakikati göstermiyor.
Oruç, insan şeklindeki hayvanın hayvanlığını giderir. Bu yüzdendir ki oruç, insanın insanlığını olgunlaştırmaya mahsustur.
Âşıkların hayatı, beden matbahı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o matbahları aydınlatmak için çıktı geldi.
Dünyada şeytanın karnını deşen bir bıçağa benzeyen oruçtan daha fazla şeytan öldürücü, nefsin kanını dökücü bir şey var mı?
Padişahlar padişahının kapısında kendisine gizli, özel bir vazife verilmiş, çabucak faydalı olan, kâr bağışlayan kim var? Kim olacak? Oruç!
Oruç, özlem çekenlerin gönüllerini, canlarını öyle tazeleştirir ki, zavallı balığı bile su o kadar tazeleştirmez.
Nefis ile savaşa girişen mücahidin, gönül maksadına ulaşma yolunda oruç, yüz binlerce yardımcı canın yaşayışından daha da iyidir.
İslam”ın binası şu beş direk üstüne kurulmuştur: “Kelime-i şahadet, Zekât, Hac, Oruç, Namaz.” Allah”a yemin ederim ki, bu direklerin en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur!
Cenâb-ı Hak, bu beş direğin her birinde orucu, orucun kaderini gizlemiştir. Zaten oruç kadir gecesi gibi gizlidir.
Midesine düşkün olan, çok mide ağrısı çeker, sızlanır durur. Zaten midesine düşkün olanların talihlerinde oruç yoktur.
Oruç, Allah”ın has kullarına Hz. Süleyman”ın saltanatını bağışlayan bir yüzüktür yahut da taçtır. Onu ancak seçkin kullarının başlarına giydirir.
Oruçlunun gülüşü, oruçsuzun secdedeki halinden iyidir. Çünkü oruç, o Rahman”ın sofrasına oturtacaktır.
Sen farkında değilsin ama, yemek yediğin vakit, için pislikle dolar. Oruç hamama benzer. Seni maddî ve manevî kirliliklerden, bütün kötülüklerden temizler.
Sen, hiç bilgi nuruyla nurlanmış bir hayvan gördün mü? Beden de bir hayvandır. Hayvanın ardına düşüp de orucu bırakma!
Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? İşte oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır.
Nefsinle savaşa girişince; “Ben orucu öyle ucuza satmam!” diye kendini yere at, ellerini çırp, ayaklarını vur, diret!
Nefsin gönlüne musallat olmuş bir Rüstem”dir ama, oruç onu gül yaprağı gibi tir tir titretir.
İçinde ab-ı hayatın gizlendiği bir karanlıktan bahsederler. Aklı başında olanlara o karanlık, oruçtur.
Sen, canının içinde Kur”an nurunu istiyorsan, şunu bil ki, oruç bütün Kur”an”ın tertemiz nurunun sırrıdır.
Gök sofralarının, ruha mahsus sofraların başına tertemiz kişiler oturturlar. İşte oruç, sana, onlarla bir kaptan yemek yedirir.
Oruç seni gün gibi gönlü aydın, canı saf bir hale kor. Sonra da padişahla buluşma bayram gününde varlığını kurban eder, seni varlıktan ve benlikten kurtarır.
Oruç ayına girdiğin zaman, o aya kavuştuğun için Hakk”a şükrederek, sevinerek, neşeli olarak gir! Çünkü Ramazanın gelişinden üzülenlere, gamlılara oruç haramdır. Onlar, oruca layık değillerdir.7
ORUÇ AYI GELDİ
Oruç ayı geldi. Hepinize kutlu olsun. Ey oruca yol arkadaşı olan, dost olan kişi! Yolun uğurlu olsun, hoş olsun.
Ben ayı görmek için dama çıkmıştım. Çünkü candan, gönülden orucu özlemiştim, onu hasretle bekliyordum.
Aya bakayım derken başımdan külahım düştü. Mübarek oruç padişahı benim aklımı başımdan aldı. Beni mest etti.
Ey Müslümanlar! Ona gönül verdiğimden beri ben zaten mest olmuşum, aklım başımda değil. Ah, orucun ne de hoş bahtı varmış, ne de güzel devleti varmış, hali varmış.
Bu oruç ayında gizlenmiş eşsiz bir ay var. Hem de Türk gibi oruç çadırında gizlenmiş.
Bu mübarek ayda, oruç harman yerine sıkıntısız, neşeli gelen kişi, o güzeller güzeli aya yol bulur.
Sıhhatli, atlasa benzeyen yüzünü kim sarartırsa, o orucun ipekli elbisesini giyer.
Bu ayda dualar kabul olur. Oruçlunun âhı gökleri deler, geçer.
Oruç kuyusunda sabreden kişi, Yusuf gibi aşk Mısır”ında sultan olur.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Gel ey Şemseddin, ey Tebriz şehrinin avunduğu büyük insan! Oruç askerinin başkumandanı sensin.8
ORUÇ SEVDASI BAMBAŞKA BİR SEVDADIR
Artık, ekmeğe karsı ağzını kapa, tatlı oruç geldi. Şimdiye kadar, yemenin, içmenin hünerini gördün. Şimdi de orucun hünerini seyret!
Oruç, Meryem oğlu İsa”ya zemzem oldu. Oruç yolculuğuna çıktı da dördüncü kat göğe yükseldi.
Kuşların kanat çırpmaları nerede, meleklerin kanat çırpmaları nerede? Kuşlar yem için kanat çırparlar, melekler ise oruca doğru uçarlar.
Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır.
Oruç, çarşafa girmiş, kendini gizlemiş bir güzeldir. Çarşafını aç da onu seyret; o ne kadar güzelmiş!
Boynunu inceltir ama, seni ölümden emin eder. Mide dolgunluğu, rahatsızlığı, fazla yiyip içmeden meydana gelir. Oruç ise seni manen mest eder.
Otuz gün ramazan denizinde bir baştan bir başa, bir uçtan bir uca yüzer durursun. Sonunda oruç incisi elde edersin.
Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları, oruç kalkanına çarpar, kırılır.9
Oruç harmanından can BUĞDAYI satın al!
Oruç anası keremlerde bulundu, çocuklarına geldi, kavuştu. Çocuğum! Fırsatı kaçırma, oruç ananı sıkıca tut, bırakma!
Oruç anasının güzel yüzünü seyret! Onun lütuf sütünü em! Onun yurdunu yurt edin! Orucun kapısında otur!
Rıza çölüne bak, Allah”ın ilkbaharını seyret! Oruç nergisleri ile dolu olan can cennetini müşahede et!
Ey gonca! Sen çok güçsüzsün. Gelişmemişsin. İpte oynayan bahar cambazı gibi sıçra, oruç çemberinden geç!
Ey gül! Kanlara batmışsın, hal böyle iken, neden gönlün hoş, neden gülüp duruyorsun? Yoksa Halil”in İshak”ı mısın ki, oruç hançerinden hoşlanıyorsun?
Neden ekmeğe asıksın? Bahar mevsiminde gençleşen dünyayı seyret! Oruç harmanından can buğdayı satın al!1
0
Ey gönül; oruçlu iken Allah”a misafirsin!
Ey gönül! Oruçlu iken Allah”a misafirsin; sana gökyüzü sofrası yakışır!
Sen, bu mübarek ayda cehennemin kapısını kapadın! Böylece sen, cennetten binlerce kapı açarsın!
Topraktan, ateşten, sudan, rüzgârdan dikilmiş olan beden hırkasını çıkar, at!
Can, aşkın kapısına geldi de; “Beni affet; sen, özürlerin canısın!” diye yalvardı!
“Ey aşk!” diye sızlandı. “Bu ayda özrümüzü kabul et; hata ettik!”
Aşk da, gülerek cana dedi ki: “Senin elini tuttum! Biliyorum ki sen, elsizsin, ayaksızsın!
Hekimim; ben, sana perhize girmeni emrettim! Çünkü sen, bu korkunun ve ümidin hastasısın!
Perhize gir de, sana bir şerbet yapıp sunayım; onu içince sen, hiç kendine gelmeyesin!”
Sustum; artık bunu aşk anlatsın! Çünkü onun gözü, canlara can katar!11
Ramazan ayında gereği gibi oruç tutarsan, senin vücut toprağını altın ederler. Senin fani varlığını taş gibi ezerler de göğe sürme yaparlar. İftar vaktinde yediğin yemek lokmasının her biri, birer mânâ incisi olur. Ramazan”da yemekte, içmekte, kötü söz söylemekte, kötü iş işlemekte sabırlı olduğun için, bu sabır, senin manevî görüşünü artırır, gönlünün gözünü açar.12
1 Mesnevi, cilt: V, beyit no: 183-199
2 Mesnevî, cilt: I, beyit no: 2625-2628
3 Mesnevi, cilt: V, beyit no: 1749
4 Mesnevi, cilt: VI, beyit no: 1769
5 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, trc. Şefik Can, cilt: I, gazel no: 375
6 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: I, gazel no: 459
7 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: II, gazel no: 803
8 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1119
9 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1155
10 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1175
11 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1326
12 Divan-ı Kebir”den Seçmeler, cilt: IV, rubai no: 368
Adres Bilgileri
Hilal Cam ve Çerçeve
Feritpaşa Mahallesi Çırağan Sokak Başak Sitesi
No:2/B
Selçuklu / KONYA
Mail
bilgi@hilalcerceve.com
bilgi@konyacerceve.com
Telefon
0332 235 14 67
0505 237 44 67
Web
www.hilalcerceve.com
www.konyacerceve.com
www.konyacam.net
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
- Yine konuşmamın başında TBMM’nin geçmiş başkanlarından Sayın Sökmenoğlu’na Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine başsağlığı temennilerinde bulunuyorum.
- Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta Avusturya ve Fransa’da yaşayan vatandaşlarımızın samimi sizlere selamları var. Sizlere bunu iletmek istiyorum.
- Avrupalı Türk Demokrat Birliği’nin düzenlediği toplantı 10 bin kişi ile Viyana’da yapıldı. Salon içinde ve salon dışında büyük bir coşku söz konusuydu.
- Gerçekten türkiye’yi aratmayan coşkuyu kardeşlerimiz hem kendiler yaşadılar hem de bizlere yaşattılar. Ardından Paris’e geçtik. Paris’te Holland ile görüşmemiz oldu. Heyetler arası toplantılarımızı gerçekleştirdik.
- Bir güncelleme diyebileceğim, geleceğe yönelik bir plan oluşturduk. Türkiye’de bugün ititbariyle 1200′ü bulan şirketi var. Büyükelçilikte bir kahvaltı yaptık, Türkiye’deki son gelişmeleri birlikte değerlendirdik.
- UETD’nin kuruluşunun 10. yılı kapsamında 3 buluşma gerçekleşti. İlki Almanya, diğeri Viyana ve son olarakta Lyon olmuş oldu.
- Gurbetçi kardeşlerimiz, eskiden olduğu gibi Türkiye için kaygılanmıyor. En son mavi kart uygulamasıyla vatandaşlık haklarına çözümler getirdik. Askerlik sorunlarına kolaylık getirdik. Oy vermek işlemi ile Türkiye’deki bağlantılarını kuvvetlendirdik.
- Bundan sonra olacak seçimlerde yurtdışındaki vatandaşlarımız Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmadan bulundukları bölgelerde oy kullanacaklar. Fakat oy kullanma tarihleri buradakinden farklı olacak.
- Farklılıklar, çatışmanın değil zenginliğin belirtisidir. Biz tüm inançlara, mezheplere, etnik kökenlere ve kültürlere karşı eşit mesafede durduk, kucaklayıcı olduk. Bizim kriterimiz belli. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir
- Dernek ve vakıflara, cemaatlere de böyle yaklaştık. Türkiye’de farklı düşünen herkes on yılar boyunca ötelendi. Kurban derisinin nereye verileceği bile çok büyük tartışma konusu oldu. Benim kurbanım, sen ne karışıyorsun? Ama hayır, ben nereye istiyorsam oraya vereceksin dediler. Bu ceberrut tartışmaların hepsine biz engel olduk.
- Hristiyan, musevi, müslüman tüm inanç sahiplerinin inançlarının gereğini yerine getirmesinin önünü biz açtık. Bu vekıfların gayrımenkullerini biz iade ettik.
- Peki biz bütün bunları yapınca ülke bölündü mü? CHP ve MHP milleti yıllarca karanlık tablolar çizip, milleti mahkum ettiler. Korkuları kendiler ürettiler. İşte şimdi CHP’nin de MHP’nin de hırçınlaşmasının ardında bu yatıyor.
- CHP yıllarca bölünme üzerinden işi idare etti. Bu ortadan kalkınca varlık zeminini kaybediyor.
- MHP yıllarca terör üzerinden işi idare etti. Bu ortadan kalkınca varlık zeminini kaybediyor. İşte yine bu sabah Bahçeli’nin kürsüden yaptığı konuşma, Aman Allah’ım ağzından salyalar akıtıyor. Tamamen iftiralar üzerinden bir konuşma.
- Tamamıyla bir müfteri edasıyla, iftiralarla dolu bir konuşma. MHP’li kardeşlerime sesleniyorum; MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı, olamayacak da. Yapısı buna musait değil.
- Evlatlarıma kamu arazisi vermekten bahsediyor. Yine bu kürsüden söylüyorum, terör örgütü başıyla aynı sofrada oturmaktan bahsediyor. Bahçeli, eğer bu iftiralarını ıspat etmezsen, alçaksın, adisin! Müdde-i iddiasını ıspatla mükelleftir.
- 3.5 yıl Başbakanlık yaptın, neden kaçtın? Sakarya depreminin altında kaldınız. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin sebebi sizsiniz. CHP’de benzer işler yapıyor. CHP’nin yavrusu DSP ile beraberdiniz. Görev zararı adı altında, bu ülkede sıkıntılarının en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankasını, Halkbank’ı batırdınız. Biz Halkbank’a şahsiyetini kazandırdık, kişiliğini kazandırdık.
- İki de bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum; ayakkabı kutularına milyarlarca ne dolar ne avro sığar, siz önce kasalarınıza bakın. Bugünkü konuşmasıyla ilgili ben yine davalarımı açacağım. T.C Başbakanı’na köksüz, despot diyen bir adam hesabını verecektir. Böyle bir adam aranıyorsa, aynaya baksınlar, kendileridir.
- Benzer siyaseti HDP’de yaptı. Çünkü arkalarında silahlı bir terör örgütü vardı. Silahsız bir ortamda siyaset yapamıyorlar.
- Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu ülkede milleti korkuttukları ne varsa tek tek ortadan kaldırmaya devam edeceğiz.
- 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ve sinsi bir şekilde ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Bu şebeke öyle bir noktaya geldi ki benden olmayanın faaliyet hakkı söz ve yaşam hakkı yok demeye başladılar. Başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler.
-Doymak bilmez bir iştahla ve hırsla kendileri dışında her grubu kesimi herkesi son derece iğrenç metotlarla safdışı bırakmaya başladılar. Rakip olan herkesi hatta arkadaşlarını telefon dinleyerek yatak odası gözetleyerek şantaj ile safdışı bırakmak istediler. Nerede varlarsa orada kendilerinden başka hiçkimseye tahammül edemediler.
-Dertlerinin talebe yetiştirmek olmadığı, dertlerinin üç olduğu ikbal olduğu ortaya çıktı. Bize farklı göründüler ama gizliden gizliye farklı işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde güçlendikleri iddiası tamaıyla yanlıştır.
- 12 Eylül dönemine bakın, bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işte tedbir adı altında o kırk yıllık gizlenme tekniklerini kullandılar. Bu şebekenin nasıl hukuk cinayeti işlediklerini tespit edebilmek mümkün değildi. Yargı, bütün devlet kurumları içerisinde güvenirliği itibariyle son sıraya düştü. Güvenirlilik diye bir şey kalmadı. Yargının kendini check etmesi gerekiyor.
-Yargı ne CHP’nin ne MHP’nin ne Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, milletin yargısı olacak. İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak. Ben milliyetperver olanyargı mensuplarına güveniyorum. Bu süreci onlar aslına dönüştürecekler.
-2010 yılında yaptığımız anayasa değişikliği bugün hatadan dönüşün vasıtası oldu. O değişiklik olmasa halen içeride olacaklardı. AİHM’e gitseler böyle bir tablo olmayacaktı. Biz bireysel başvuru hakkını getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakaladılar.
- Mağdurlar olayları biliyor, fakat ateş düştüğü yeri yakıyor, bizim de milletimizin de görmesi ustalıkla saklanıyordu.
- İşte böcek soruşturması, neden 2 yıl beklediniz diyorlar, biz iki yıl beklemedik. Biz takipçisiyiz. Fakat sırf onları ifşa ediyor diye maşaları yoluyla 2 yıldır üzerini örtmeye çalışıyorlar.
- Pazar günü de söyledim, “evet” “hayır”cılara yaradı. Ama bakıyorsunuz bazıları cezaevinden çıkınca intikam ifadeleri anıyor. Sen önce intikam ifadelerini bırakta kendine gel. Önce bunu bir hal yoluna koymak lazım. Nolacak, kalvuz ortada…
- Bir ülkenin başbakanının ofisine dinleme cihazı konulması sadece o başbakanın şahsına değil, o ülkenin tamamına yapılmış çok büyük bir ihanettir.
- Başbakan’ın ofisine bu böcekleri koyanlar kim bilir millete neler yaptılar, neler yapıyorlar Binlerce, onbinlerce sanatçısına, ilim adamına varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Bu ülkede polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine dinleme cihazı koyuyorsa yarın gidip hakimin, savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları da ne malum
- Biz bu ifadelerimizle yargıya müdahale etmiyoruz. Tam aksine yargıya görevini hatırlatıyor ve çok ciddi bir sorunun varlığını gösteriyoruz.
- Eğer 17 – 25 Aralık’ta biz dik durmasaydık, yargı diye bir şey kalmayacaktı. Selam örgütü diye bir örgüt uydurdular. Kendileri gibi düşünmeyen kim varsa, alıp görecekti.
- Şimdi bugün konuşuyor Bahçeli, Pınarhisar’daki yattığı günleri arayacaksın diyor’ Ey Bahçeli, Pınarhisar’daki yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. (Başbakan Erdoğan burada bir karışıklık sonucu Pensilvanya demiştir) O günler senin düşündüğün gibi değil. Eğer bizim için o günler geri gelecekse, öper başımızın üzerine kurarız.
- Şimdi CHP- MHP bu Pensilvanya çetesinin ardında duruyor. Fakat işlerini görecekler, son kullanma tarihi geçtikten sonra sırtlarından hançerleyecekler. Bahçeli mi dik duracak, Kılıçdaroğlu mu dik duracak! CHP’ye eskiden yaptıklarını CHP Genel Müdürü’ne yapmayacaklarını mı zannediyorsunuz?
Çünkü kendisi o kasetle geldi. MHP’li vekillere kurduklarının aynısını Devlet Bahçeli’ye kurmayacaklar mı? Onu da yayından süratle kaldırtan biz olduk. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu sürece o kayıtları da muhafaza edecek. Gün gelecek CHP’yi MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli, o kayıtlar da ortaya çıkacak.
- Gün gelecek o kayıtlar da devreye girecek. O kayıtlar da ortaya çıkacak. İnanın biz sadece kendimiz için değil, CHP için de MHP için de ve bu ülkede siyasetin geleceği için de dik durduk ve durmaya devam edeceğiz.
- Onlar korusalarda biz bu çetenin inlerine gireceğiz, girdik, giriyoruz.
- Gün tarafsız kalma günü değildir. Türkiye’nin istikbaline yapılan bir saldırıya tarafsız kalan, bir fırsatçı olacaktır. Sanmayın ki bana saldırıyorlar, sanmayın ki kelle aldıkları zaman gidecekler. Sanmayın ki kelle aldıkları zaman gidecekler. Türkiye’yi topyekün almadan rahat etmeyecekler. Bu sadece Tayyip Erdoğan meselesi değildir. Bunlar içerideki maşaları ile Türkiye düşmanlarıdır ve türkiye’yi esir almadan asla rahat durmazlar.
- Biz hakkın yanında olanlara bakacağız, ne dengesi. Denge egemen güçlerin, hakim güçlerin teraziyi elinde tuttuğu anlayıştır.
- Hukuk içinde, demokrasi içinde bu mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz. Tek kalsam, yalnız kalsam ben bu mücadeleden asla vazgeçmem. Ama bu yolda tek olmadığımı yalnız olmadığımı sizlerle zaten görüyorum, buna inanıyorum.
- Biz bu yolda yürekli yol arkadaşlarımızla son nefesimize dek yürümeye devam ediyoruz, hamdolsun. 12 yıl önce nasıl bir türkiye aldık, şimdi nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz bu ortada. Her alanda ne yaptığımız ortada.
- Gözü olupta göremeyenler, kulağı olupta duyamayanlar, ağzı olupta hakkı konuşamayanlar bunlara bizim söyleyecek bir şeyimiz yok. Bunların kalbi mühürlü…
- Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 47 günümüz kaldı. 10 günde tüm istişarelerimizi tamamlayıp, 1 Temmuz günü adayımızı açıklayacağız. Sonrada yollara revan olup milletimizden adayımız için izin isteyeceğiz.
- Bunlar her zaman milletten korktular kaçtılar milletle beraber olamadılar bunu böyle biliniz. Biz daha detaylı daha anlaşılır biçinde soru işaretini ortadan kaldıracak biçimde bunun önemini milletle paylaşacağız.
-Artık seçilmiş hükümetin yani milli iradenin karşısında devlet iradesini temsil eden bir cumhurbaşkanlığı makamı, bir protokol makamı olmayacak. Anayasanın verdiği yetkiler neyse bu yetkileri milletin verdiği yetkiyle bütünleştiren bir cumhurbaşkanı olacak. Böyle bir süreci hep birlikte başlatacağız. Bugüne kadar hükümet milleti, cumhurbaşkanı devleti temsil ediyor gibi bir konumlama yapılmıştı. Devlet ile millet arasındaki bu mesafeyi de kaldırıyoruz. Seçilmiş hükümetle seçilmiş cumhurbaşkanı birlikte ülkeyi idare edecek. Bir nevi devletle millet artık tam manasıyla kucaklaşmış olacak
- Dikkat ederseniz CHP ve MHP statüko partileri olarak milleti değil devleti temsil edecek aday aradılar. Kendileri aday olamadılar. Siyasetçi oldukları halde siyasetin güç kazanmasını istemediler.
- Biz cumhurbaşkanlığı makamının siyasetçiden olmasını istemiyoruz dediler. Bunlar siyasetten bu kadar uzaklar. Siz siyasetçi istemeyeceksiniz de apoletli olmasını mı isteyeceksiniz? Yıllar yılı bunu zaten gördük. Seçimle bile olsa onlar sadece devleti temsil edecek bir cumhurbaşkanı peşindeler. Milleti değil.
- Diyarbakır’da haftalardır ağlayan anneleri burada misafir edeceğiz. Kendileri ile bugüne kadar neler yaptık, bundan sonra neler yapabileceğimizin değerlendirmesini yapacağız. Bizler bu anneleri yalnız bırakmamak için bütün imkanlarımızla seferber olmuş durumdayız. Burada bütün siyasi partilerin başta HDP olmak üzere üzerine düşen vazifeler vardır.
- Yeri geldiğinde hava atıyorsunuz, onu getirdik bunu getirdik diye. Bu annelerle neden ilgilenmiyorsunuz? Bu ağlayan annelerin daha da ağlamasını artırmak mıdır sizin özgürlük barış anlayışınız. Galatasaray önünde ağlayan annelere gösterdiğiniz ilgiyi neden göstermiyorsunuz.
http://www.ulkehaber.com/erdogan-eger-bu-iftiralari-ispat-etmezsen–43930.html
Musul’u ele geçiren, Bağdat’ı kuşatan ve Türkiye’nin Musul Başkonsolosu ve diplomatlarını rehin alan terör örgütü IŞİD’e en sert tepki Cübbeli Ahmet Hoca’dan geldi. Ahmet Yesevi Sohbeti’ni bu konuya ayıran Cübbeli Ahmet Hoca herkesi uyardı ve “Bunlara cihat yapıyorlar diyerek destek verenler cehennemliktir” dedi.
Endüstri meslek liselerindeki eğitimde piyasanın ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmaması nedeniyle fabrikalar gazetelere yoğun şekilde ilan vererek işçi ararken, mezunlar ise iş arıyor
Endüstri meslek liselerinde piyasanın ihtiyaçlarına göre doğru planlama yapılamaması nedeniyle fabrikalar işçi, mezunlar iş arıyor. Mezunlar istihdama katılmakta zorlanırken, “kalifiye eleman aranıyor” ilanları gazetelerde her gün biraz daha fazla yer kaplıyor.
Sanayisi hızla gelişen Konya’da, bazı mesleklerde çalıştırılacak eleman mumla aranıyor, bazılarında ise ihtiyaçtan fazla eğitimli insan bulunuyor. Bu zıtlığa en iyi örneklerden birisi gazaltı kaynakçılığı, diğer ise bilgi işlem ve benzeri işler.
Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, AA muhabirine, yaşanan bu olumsuzluğun en büyük nedenlerinden birinin endüstri meslek liselerindeki eğitimin sanayinin ihtiyacına göre planlanamaması olduğunu söyledi.
İŞKUR’un Konya’da yaptığı bir araştırmayı paylaşan Kütükcü, araştırmada ihtiyaç duyulan ama eleman bulunamayan bir meslekle ihtiyaçtan fazla mezunun olduğu sektörlerle ilgili çarpıcı bilgilerin olduğunu ifade etti.
Kütükcü, şöyle konuştu:
“Eleman ihtiyacının özünde yatan neden mesleki uyumsuzluk ve örtüşmezlik. Konya Çalışma ve İş Kurumu’nun (İŞKUR) yaptığı araştırmaya göre Konya’da en çok ihtiyaç duyulan meslek gazaltı kaynakçılığı. Kentte 685 gazaltı kaynakçısı açığı tespit edilmiş. Buna karşılık Konya’daki endüstri meslek liselerinin bu branşta öğrenci yetiştiren bölümlere aldığı öğrenci sayısı 2013′te 105 ve 2014′te ise sadece 98. Halbuki bilgi işlem ve benzeri branşlarda alınan öğrenci sayısı da piyasa ihtiyacının yaklaşık 9 katı. Piyasada talep olmayan mesleklerden çok sayıda mezun verdiğimiz için işsiz öğrenciler var. Talep olan bölümlerden mezun veremediğimiz için de oluşan bir iş gücü açığı var. Meslek liselerindeki bölüm planlamalarının doğru yapılmasına, sanayide ve sahadaki ihtiyaçlara göre bölüm açılmasına ve ona göre öğrenci alınmasına ihtiyacımız var.”
Belirli aralıklarla yapılan İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu toplantılarında bu durumu dile getirdiklerini anlatan Kütükcü, gelecek yıl ve sonrasında endüstri meslek liselerinde bölümlere öğrenci alınırken ihtiyaç duyulan meslekleri mutlaka göz önünde bulundurmaları gerektiğini vurguladı.
Kütükcü, “Bu toplantılar vasıtasıyla doğru işlerin yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Sahadaki ihtiyaçlara yönelik bölümlerin açılması için gayret gösteriyoruz. Konya’daki sanayi potansiyeli gittikçe gelişiyor ve büyüyor. İlde çok mozaikli bir sanayi yapısı var. Her sektörde Konya sanayisinin söyleyecek bir sözü var. Hemen hemen her sektörde Konya sanayisinin bir üretimi ve üretim kabiliyeti var. İşsizlik oranı Türkiye ortalamasının altında olmasına rağmen bir de işgücü açığı var. Özellikle yerel gazetelerdeki yoğun eleman ilanları bunun göstergesi. Konya’da yüzde 4,5 civarında bir işgücü açığından söz edilebilir” değerlendirmesini yaptı.
Endüstri meslek liselerindeki eğitimin açığının kapatılması için çeşitli kurumların bir araya gelerek kurslar açtıklarını ve sanayinin ihtiyacını karşılamaya gayret ettiklerini anlatan Kütükcü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde başlatılan UMEM Beceri’10 kursları kapsamında kendilerinin de son bir yılda 20 meslek edindirme kursu açtıklarını söyledi.
Kütükcü, “UMEM Beceri 10″ Projesi kapsamında açtıkları bu 20 kursa 211 kişinin katıldığını, bunlardan 171′inin işe yerleştirildiğini sözlerine ekledi.
- İşsizlik oranı düşük, kalifiye elemana ihtiyaç var
MÜSİAD Konya Şube Başkanı Lütfi Şimşek de Türkiye ekonomisinin büyüme rakamlarının üzerinde bir gelişim sağlayan Konya’nın işsizlik oranlarında da Türkiye ortalamasının altında olduğuna dikkati çekti.
Ancak yetişmiş eleman sıkıntısının çekildiğine işaret eden Şimşek, “Bugün Konya’da işsizlik yüzde 4,5 oranlarında. Düşük bir işsizlik oranı var. Gazetelerde sürekli eğitimli teknisyen, tekniker iş ilanlarına rastlıyoruz. Mesleki eğitimin ön planda tutulması, lise döneminde çocukların belli mesleklere yönlendirilmesini her fırsatta savunuyoruz. Fakat, meslek liselerinde de sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlara yönelik bir eğitim verilmesi şarttır. Hem mezunlar kolayca iş bulur, sanayici de kalifiye eleman” diye konuştu.
Kulu ilçesinde kimyon tarlasında çalışmaya giden işçileri taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu 19 kişi yaralandı
Alınan bilgiye göre, Şükür Yaylası’ndaki kimyon tarlasına çalışmak için giden işçileri taşıyan Ali Furat (45) idaresindeki 63 TC 225 plakalı minibüs, Zincirlikuyu Mahallesi’nde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi.
Kazada, minibüste bulunan 19 kişi yaralandı. Yaralılar olay yerine sevk edilen ambulanslarla Cihanbeyli, Kulu ve Konya’daki hastanelere sevk edildi.
Yaralılardan, durumu ağır olan ve hamile olduğu öğrenilen Vatan Algın (18), Kulu Devlet Hastanesinde yapılan müdahalenin ardından Konya’ya sevk edildi.
Toptan | |||||
---|---|---|---|---|---|
Has Altın Toptan | arrow | 87.5000 | 87.9000 | ||
Külçe Altın Toptan | arrow | 87.0625 | 87.4605 | ||
22 Ayar Eski Bilezik | arrow | 79.8000 | 80.1648 | ||
Ata Cumhuriyet Toptan | arrow | 578.3750 | 591.0190 | ||
Gümüş | arrow | 1.2586 | 1.4586 |
22 Ayar Bilezik | arrow | 79.8000 | 85.5000 | ||
18 Ayar Altın | arrow | 63.0000 | 76.5000 | ||
14 Ayar Altın | arrow | 49.8750 | 60.5000 | ||
Çeyrek Altın | arrow | 141.4375 | 149.0000 | ||
Yarım Altın | arrow | 282.8750 | 297.0000 | ||
Teklik Altın | arrow | 565.7500 | 590.0000 | ||
Gremse Altın | arrow | 1414.3750 | 1465.0000 | ||
Ata Cumhuriyet | arrow | 578.3750 | 590.0000 | ||
Resat Altın | arrow | 578.3750 | 590.0000 | ||
Hamit Altın | arrow | 578.3750 | 590.0000 | ||
Gram Altın | arrow | 87.0625 | 89.0000 | ||
Eski Çeyrek Altın | arrow | 140.4375 | 144.0795 | ||
Eski Yarım Altın | arrow | 280.8750 | 288.1590 | ||
Eski Teklik Altın | arrow | 561.7500 | 576.3180 | ||
Eski Gremse Altın | arrow | 1404.3750 | 1440.7950 |
ABD merkez bankası Fed’in faiz oranlarının düşük kalmaya devam edeceğini bildirmesi ile, alternatif yatırım aracı olarak değerli metallere talebin artması üzerine altın fiyatları, Londra’da üç haftanın en yükseğine yakın işlem görüyor.
Fed Başkanı Yellen, merkez bankasının gösterge faizi, varlık alım programının bitmesinin ardından faiz oranını dikkate değer bir süre daha düşük tutmaya devam edeceğini açıkladı. Bloomberg Dollar Spot Endeksi, yaklaşık bu ayın en düşük seviyesine geriledi. Fed, analist beklentileri ile aynı doğrultuda, tahvil alımlarını 10 milyar dolar daha kısarak 35 milyar dolara düşürdü. Altın, 2013 yılında fed’in teşvikleri azaltacağı beklentisi ile 12 yıllık yükselişine son vermişti.
Spot altının onsu yüzde 0.3 yükselerek Londra saati ile 10:23′te 1,281.42 dolardan işlem gördü. Altın, Irak’taki çatışmaların kızışması ve Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin giderek bozulması ile 16 Haziran’da 1,284.96 dolara kadar yükselerek, 27 Mayıs’tan bu yana en yükseği gördü.
Ağustos vadeli altın kontratları, New York Comex’te, yüzde 0.7 yükselerek ons başına 1,281.80 dolar oldu. Vadelilerde işlem hacmi son 100 gün ortalamasının yüzde 16 aşağısında seyretti.
Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC), tahvil alım programını üst üste beşinci ayda azalttı. Fed yetkilileri ABD ekonomisinin uzun vadede büyüme tahminlerini yüzde 2.1 ile yüzde 2.3 arasında yaparken, tahminler Mart ayında yüzde 2.2 ile yüzde 2.3, resesyonun ardından en yüksek tahminin yapıldığı Ocak 2010′da ise yüzde 2.5 ile yüzde 2.8 aralığında olacağı yönündeydi.
Gümüşün onsu Londra’da yüzde 0.4 artışla 19.969 dolar olurken, erken saatlerde 19.9779 ile 14 Mayıs’tan bu yana en yükseğe ulaşıldı.
Platinin onsu yüzde 0.4 yükselerek 1,456.63 dolar olurken, paladyum ise yüzde 0.1 artış ile ons başına 826.70 dolardan alıcı buluyor.
GÜNCEL ALTIN FİYATLARI